Sayfalar

15 Ağustos 2007 Çarşamba

BEKLİDE BİR GÜN DUYARSIN DİYE

Bu nasıl sevgi böyle?
Bu nasıl tutku?
Bu nasıl özlem?
Ne zaman gözlerini görsem
Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum

Mutluyum varsın diye
Al uzattım ellerimi
Seni sarsın diye
Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye
Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorum

Ne güzel ellerin var incecik
Ne güzel saçların var sapsarı
Anlasana o yalansız gözleri
O kirpikleri, o dudakları
Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum

Al desem, sana ömrümü versem
Korkarsın, alamazsın ki
Dur desem, kaçarsın yine ceylanım
Gül desem, ağlarsın
Gel desem, gelmeyeceksin, biliyorum

Bu engeller bana göre değil oysa
Ben bu dağları aşarım
Geçerim bu denizleri, korkma
İşte düştüm yollara
Dur, bekle beni, geliyorum

Sevmek inancım, tutkum benim en eski
Dağıtsam dünyalara yeterdi bu sevgi
Düşünsene, anlasana ceylanım
Sen yoksan ne farkeder ki
Ha öyle ölmüşüm, ha böyle ölüyorum

Ümit Yaşar OGUZCAN

2 Ağustos 2007 Perşembe

Ömer Hayyam'dan Rubailer

Tohumumu adem suyuyla ektiler:ruhumu gam ateşiyle tutuşturdular.Toprağımın alındığı yere gidinceye kadar perişan,rüzgar gibi serseri bir halde dünyayı dolaşıp duracağım.


Bu dünyanın doğurduğu hadiselerden korkma.Her ne gelirse gelsin,sürekli değildir,korkma!Ömrünün şu birkaç dakikasını ganimet bil;geçmiş olan şeyi düşünme,gelecekten korkma!


Başımda asma çubuğunun suyundan gelen neşe olmadığı gün bana panzehir de verilecek olsa,zehir olur.Cihanın gamı zehirdir;panzehiri de şarap.Ben panzehiri içiyorum,zehirden ne korkum olsun.


İçtiğin şeylerin en iyisi yine şaraptır.Yeni tüyleri beliren delikanlılarla bulunduğun zaman,şarap içmelisin.Madem ki bu cihan baştan başa harap ve perişandır;Harap olan bu yerde seninde harap olman iyidir.